SADOBABA FORUMLARI
Would you like to react to this message? Create an account in a few clicks or log in to continue.


 
 
AnasayfaAramaLatest imagesKayıt OlGiriş yap

 

 Dans'ın Tarihçesi

Aşağa gitmek 
3 posters
YazarMesaj
Max Payne
yetkililer
yetkililer
Max Payne


Cinsiyet : Erkek
Yaş : 32
Nerden : bursa
Doğum tarihi : 02/06/91
Kayıt tarihi : 06/09/09
Toplam Puanı : 18042
Mesaj Sayısı : 633
Dans'ın Tarihçesi 7e88769fc29bba698776939fec849a75

Dans'ın Tarihçesi Empty
MesajKonu: Dans'ın Tarihçesi   Dans'ın Tarihçesi I_icon_minitimeÇarş. Eyl. 09, 2009 3:37 pm

Dans nasıl doğdu?

Dünya bir ritimle ortaya çıktı ve evrenin bu ritmi hala devam ediyor. Yeryüzünde hareketin ilk başladığı andan itibaren insanın içinde bu ritim vardı. İnsanlar ilk çağlarda ses çıkarmasını biliyorlardı ve bir hayvan gibi içgüdüleriyle hareket ediyorlardı. Bir süre sonra bir şeyleri almak ya da dertlerini anlatmak için işin içine hareketi soktular. İşte o andan itibaren dans başladı.
Çünkü insan, bedeniyle bir şeyler anlatmaya çalışıyordu ve orada modern dans dediğimiz şey vardı. Bu garip sesler ve hareketler zaman içerisinde belli bir uyum sağlamaya başladı. İlkel çağların insanı, avını yakalayıp getirdiği zaman kabile üyelerinin merakını uyandırırdı. O da bunu bir şova dönüştürüp taşın ya da kocaman bir kayanın arkasına saklanıyor veya bir ağacın tepesine çıkıyordu. Oradan sanki bir ayı gelir gibi yapıyor, tepesine atlıyor, elindeki taşla başına vurup öldürüyor, sonra keskin bir taşla derisini yüzüyordu. Yani oradaki insanlara oynuyordu. Bu durum, görsel bir şeyi ortaya çıkardı: Dansı. Çünkü dans, uyumlu ya da uyumsuz hareketlerin bir araya gelmesiyle insanın kendini ifade etmesiydi. Diyaloglar da işin içine girince bu sefer ortaya tiyatro çıktı.

Dansın ruh hali

Aslında tiyatrocu olan ama modern dans dersleri de veren Kürşat Alnıaçık "Bu anlatılacak bir şey değil, hissedilecek bir şey" diyor ve ekliyor: "Ben böyle bir hobim olduğu için çok mutluyum. Belki bu duyguları bir insanı dans ederken gördüğünüz zaman anlayabilirsiniz, 'Bu adam çok mutlu' dersiniz. Tabii insan sadece mutlu olduğu zamanlar dans etmez. Dans öyle bir şey ki, içinde bulunduğun ruh halinden çıkmak, duyguları dışarı çıkarmak ve bir şekilde onlardan kurtularak tekrar yenilerini alabilmek gibi. Vücutla hayat içinde kocaman bir devinim var. Ben ya mutlu olduğum için dans ederim ya da çok acı çektiğim için. Ama sonuçta acıyı yok ederim, dışarı atarım. O zaman bedenim ve beynim başka bir duyguya açık olur. Buna meditasyon ya da deşarj olma, boşalma denilebilir.
Çaresizlikten, öfkeden tepinen insanlar vardır bazen ama mutlu olduğu için de zıplayabilir insan. Bu vücudun bir tepkisidir. Bu da bir danstır. Dans dediğimiz, görsel anlamda bakıldığında 'Ay ne kadar güzel, çok estetik, her şey çok güzel' değildir sadece. Estetik olmayan bir şeyin de estetiği vardır mutlaka. Çünkü bu da ifadedir, bedenin kendisini ifadesidir. Modern dans da böyle bir şey, yaratıcılık sonsuz ve sınırsız."

Dansla çekingenliğini yenenler de var. İTÜ Makine Mühendisliği 3. sınıf öğrencisi Egemen Erbil, İTÜ Maçka Dans Kulübü'nde dansa başlamış. Ve diyor ki, "Dans ederken bazen huzur, bazen hırs, bazen azim duygularını tadıyorum; sadece dansa odaklanarak, içimdeki enerjiyi dışa vurduğumu hissediyorum. Her insanda bir çekingenlik duygusu vardır. Bende bu biraz fazlaydı, bu duygumu yendim."

Danssız çağ ve toplumlar yüzyıllar boyu ne görülmüş ne de işitilmiştir. Dansın menşei nesiller için beşik, çağlar için de tarih öncesidir. Dans, tartımlı gösterilerin sözlerden ziyade çalgıdan yardım arayanı olmuştur.


Kadim (eski) Yunan medeniyetinde dans hususiyle (özellikle) İyonia ve Pontus'ta gün görmüştü. Baküs'ün Hindistan'a yaptığı efsanevî geziden dönüşünü temsil ediyordu.Bu bir cin ve peri dansıydı. Faunlar, Satirler, Titanlar, Koribantlar biçiminde kıyafet değiştirmiş olarak memleketin en ünlü kimseleri bu gösterilere katılıyorlardı. Bu dans seyirliktekilere öylesine ilgi aşılıyordu ki, bütün bir günü tem'şanın haz ve huzuru içinde geçirmeden edemiyorlardı.
Şarkta ileri gelenler bizzat dans etmezlerdi. Şehirlerdeki görgü bu duruma gelmişti. Fakat almeler ile bayaderlerin, yani cariye rakkaselerin şehevî rakslarını seyretmekten büyük bir haz duyar olmuşlardı.


Avrupa'da Hristiyanlık dinî 'yinlerden dansı kesin surette yasakladı.
Bazı yazarlar aksine olayları işaretlemiş olsalar bile, anlattıkları istisn'î ve bazı mevkilere has kalmış gelgeç ahvaldir (hallerdir, durumlardır). Balede şarkının yerinin olmayışı gibi kilisede de dansın yeri yoktu. Bütün ortaçağ boyunca Garp (Batı) şehirlerinde dans sönüp 'tıl (etkisiz, işlemez) düştü, XV. yüzyılda şeref kazandı. Koca baleler ve büyük balolar İtalya'da olağanüstü gün gördüler. Moda az sonra Catherine de Medicis ve Henri IV ile Fransa'da yayıldı. Louis XIV büyük bir dansçıydı. Nihayet Lully'nin bir operası olan "Le Triomphe de l'Amour"dadır ki dansın ilk defa operada yer aldığı görüldü. Tarihçenin bundan sonrası bale gelişmesinin önce Batı ve sonra (oranın yetiştirmesi halinde) Doğu Avrupa sahnelerindeki ş'şaasıdır (parlaması, gösterişidir).


Bale, yani sanat dansçılığı yanında sosyete ve halk dansları yine de çeşitlenerek kitleleri sarmakta ve gün görmekte devam ettiler. Salon dansları bale sanatçılığının esnaflık, süs ve yaldız basamağı sayılsa yeridir. Büyük ve ileri olan sanat, baledir. Onun gücüne folklor dansı da karışarak renk ve yardım katabilir.


Bizde Almanca söylenişine göre "Tanz" kelimesini Tuna yakınlarındaki bir müşahedesi sırasında (bilindiğine göre Türkçe metinde ilk defa olarak) Evliya Çelebi kullanmıştır (XVII. yüzyıl).


Tarihte dansa aleyhtar kalmış şahsiyetler görülmemiş değildir. Çiçeron, Roma'da bu zihniyetin de çaçaronluğunu yapmıştı: "Nemo fere saltat sobrius nisi insanit." (Bence sarhoş veya delice olmayan hiç kimse dans etmez.)


Dansın doğruya yakın surette şöylece tarifi mümkündür: "Dans bir fikir, bir duyu, bir ihtisas, bir olay veya bir hadisenin estetik kanunlarına göre tartımlı bir harekete istih'lesidir (dönüşümüdür)"
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hhfggfgfg.yetkin-forum.com
burak_61
görevli
görevli
burak_61


Cinsiyet : Erkek
Nerden : bursa
Kayıt tarihi : 06/09/09
Toplam Puanı : 16295
Mesaj Sayısı : 158
Dans'ın Tarihçesi 7e88769fc29bba698776939fec849a75

Dans'ın Tarihçesi Empty
MesajKonu: dasadadad   Dans'ın Tarihçesi I_icon_minitimeCuma Eyl. 18, 2009 11:09 pm

en iyi dans kolbastı
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
ronaldo
görevli
görevli
ronaldo


Cinsiyet : Erkek
Yaş : 34
Nerden : bursa
Doğum tarihi : 01/03/90
Kayıt tarihi : 06/09/09
Toplam Puanı : 17094
Mesaj Sayısı : 405
Dans'ın Tarihçesi 3cfc6cbe9b5f994873e98f5d8805462f

Dans'ın Tarihçesi Empty
MesajKonu: Geri: Dans'ın Tarihçesi   Dans'ın Tarihçesi I_icon_minitimePaz Ocak 03, 2010 2:27 am

vaybe
Sayfa başına dön Aşağa gitmek
https://hhfggfgfg.yetkin-forum.com
 
Dans'ın Tarihçesi
Sayfa başına dön 
1 sayfadaki 1 sayfası

Bu forumun müsaadesi var:Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
SADOBABA FORUMLARI :: KÜLTÜR ve SANAT :: DANS VE DANSÇILAR-
Buraya geçin: