Dikkat! Kaygan Zemin

Bir kadın ve bir erkek. Evli, bekar, nişanlı, aşık ne olursa olsun, dünyanın kurulduğundan beri devam eden kaos ve anlaşmazlık çözülmesi en zor ilişkiler sınıfında. Ne kadın duygusal dünyasından sıyrılıp erkeğin düz ve çözüme dayalı mantığını anlayabilecek, ne de erkek mantığının sesinden uzaklaşıp, kadının tam kalbine isabet edecek duygusal temasları anlayıp dokunabilecek.

E.S.E.K. ekibinin geçen sezon sahnelemeye başladığı “Kaygan Zemin” adlı oyun tam da bu noktaya değiniyor. Değindiği konu bakımından benzerleriyle aynı yolda gibi görünse de konuya değinme biçimiyle hiç kimseye bir benzerlik göstermeden, kendi dilinde kendi meşrebince anlatıyor derdini. Belli kalıplar içinde olmaktansa, değişik biçim ve alabildiğine doğal haliyle gözler önüne seriyor düşüncelerini.

Oyunun yazarı, aynı zamanda E.S.E.K.’in de kurucusu Uğur Uludağ, metni oluştururken günümüz sorunlarına kendi gözünden bakarak, kadınla erkeğin en yalın ve en anlaşılamaz doğasını ortaya koyuyor. Meseleye yaklaşımı diğer sahnelenen oyunlarda olduğu gibi sorunu ortaya çıkarıp çözmek şeklinde değil, varolan sorunu ortaya döküp aslında ne yaparsak yapalım bu konuda her zaman çaresiz kalacağımız olduğunu vurguluyor.

Oyunun dramaturjik yapısına baktığımızda standart bir metnin özelliklerine sahip gibi görünse de, ucu açık anlatım ve ifade teknikleri, oyuncuyu bir kalıba oturtmak yerine, oyuncunun kendini rolle birlikte varetmesine yardımcı oluyor. Kalıp oyunculuk modeline alışmış oyuncu için açmazlara sebep olan bu teknik, rahat ve doğal oyuncular için kendini sergilemeyi de kolaylaştırıyor. Böylece sürprizlere açık, gelişen bir rol çizgisi içinde devinen seyirciye bir sonraki adımı bekleten bir oyun sahnelenmiş oluyor.

Oyun, yapısı gereği belli bir rol dağılımı olmasa da, konu gelişimi bakımından Hakan Bilgin’inin üzerine kurulu. Hakan Bilgin, sade, anlaşılır ve çok sürprizli rolünü ortaya çıkartırken, yalınlığıyla bizleri şaşırtıyor. Oyunun finalinde rolün gelişim çizgisi içinde bu noktaya nasıl geldiğimizi şaşırarak fark ediyoruz. Yosi Mizrahi canlandırdığı rolle bütünleşerek, adeta kendi evinde yaşıyormuş gibi bir his veriyor bizlere. Uğur Uludağ oyunun içinde, kendini fazla göstermeden bir maestro gibi koordinasyon ve yönetim sağlıyor. Hani Tarantino’nun filmlerinde birkaç kare bile olsun görünmesi gibi, Uğur Uludağ’da bir görünüp bir kayboluyor. Göründüğü yerlerdeyse bizleri peşinden çekip götürüyor.

Kadın oyunculardan Doğa Rutkay zaman zaman ekibin ruhunu yakalama mücadeleleri verse de çok fazla sırıtmıyor. Sanırım E.S.E.K. tarzına alışması biraz daha zaman alacak. Yine de oyunun önemli noktalarında başarılı bir performans gösteriyor.

Bu noktada Yağmur Kaşifoğlu’na ayrı bir paragraf açmamak ayıp olur. Yağmur Kaşifoğlu canlandırdığı alkolik kadın görüntüsü altında rolünü nakış işler gibi işleyerek, gözlerin kendisine çevrildiği anda adeta bir resital sunuyor bizlere. Ve finalde son darbeyi vurarak nakavt ediyor. Fiziksel görünüşte basit bir alkolik, ama içdünyasında derinlemesine acılar yaşayan kadını tokat gibi çarpıyor yüzümüze. İşte tam da bu noktada kadının komplike bir varlık olduğuna inandırıyor bizleri. Aynı anda oyuncu olarak Yağmur Kaşifoğlu’nun dışgörünüşte ne kadar sade, ama bir o kadar da içdünyasında derin olduğunu hissediyoruz.

Oyunun birinci ve ikinci perdeleri birbirinin aynı gibi görünse de ikinci perde de oyunun birinci perdesinde arka planda gördüklerimizi açarak, konuşmaları dinleterek oyunun tamamını anlamamıza yardımcı oluyor. Böylece bir sonraki adımın ne olduğunu anlamaya fırsat vermeden sürüklenmemize yardımcı oluyor.

E.S.E.K. ekibinin sürprizlerle dolu KAYGAN ZEMİN oyununu ilk fırsatta seyredin ve siz de bu keyifli deneyimi yaşayın. Ama acele etmekte fayda var. Çünkü yeni sezon oyunları da çok yakında başlayacak. Üstelik Uğur Uludağ oyunlarının altyapılarını birbirine bağlayarak bizleri her oyunu seyretmemiz konusunda da sürekli şaşırtıyor.

İyi Seyirler…

Cüneyt İngiz
Yazarın Tüm Yazıları

paylaşımın için saol kardeş